AİLE BOYU FENERBAHÇELİYİZ!
İstanbul Valimiz Sayın Muammer Güler ile içindeki Fenerbahçe sevdasının doğuşundan başlayarak gönül verdiği takımı ile ilgili tüm duygu ve düşüncelerini paylaştık... Kendisiyle geçmişe bir yolculuk da yaptık.Efsane futbolcularımızdan söz ettik, o günlerin saf, temiz, basit ama çok şey anlatan sloganı geldi aklımıza, gülümsedik.…”Fener Fener Dünyayı Yenerrr…..” Evet her zaman bu sloganın arkasında olacak ve her gün biraz daha devleşen Fenerbahçe Spor Kulübümüz bu başarıyı da her branşında yakalayacak. Neden olmasın…
Toplumda iyi bir yere gelmek, takdir görmek isteriz Bunların hepsinin temelinde sorumluluk sahibi, iyi bir aileden gelmek yatar. Nasıl bir oku ileriye doğru fırlatmak istediğimizde oku yay üzerinde geriye doğru çekeriz; hayatta da bazı destek ve kuvvetleri geçmişimizden, bize bir şeyler katan insanlardan, özellikle de ailemizden alırız. İstanbul Valimiz Sayın Muammer Güler’de bir posta memurunun sekiz çocuğundan biri, babası onları daha iyi şartlarda yetiştirebilmek adına 43 yaşında üniversiteyi bitirerek örnek bir baba olmuş.
1949 Yılında Mardin’de doğan Sayın Muammer Güler İlk, Orta ve Lise öğrenimini Ankara’da tamamlayarak, 1972 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1992 tarihinde Niğde Valiliği sonrasında Kayseri, Gaziantep, Samsun ve 17.02.2003 tarihinden beri de Türkiye’nin en önemli şehrinin anahtarına sahip olarak İstanbul Valiliği görevini sürdürmektedir. Matematik Öğretmeni Neval Hanımla 1977 yılında evlenen Güler çifti Barış ve Burcu isimlerinde iki evlada sahiptir..
Sayın Valimiz için Ortadoğu ve Balkanların en hızlı konuşan insanı dediklerinde karar vermek adına söyleşimizin başlamasını beklemiştim. Söyleşi başladığında bunun gerçek olduğunu anladım. Valimizin bu hızı İstanbul gibi bir metropol bir şehrin valisi olmanın zorluklarıyla zamana karşı yarışmak mı? Yoksa konunun Fenerbahçe olması mı? Buna karar veremedim. Ama bir Fenerbahçe ve İstanbul sevdalısı olarak ikisi için de olması dileğim.
Konu Fenerbahçe olunca Sayın Valimizin yüzünden gülümseme hiç mi hiç eksik olmadı. Hepimiz toplum içinde yaşıyoruz ve çeşitli sorumluluklar alıyoruz. Yapmamız gereken görevler ve bunlar içinde zamana çok mu çok ihtiyacımız var. Her zaman çok çalışan, çok yoğun olduğunu ve zamanın ise herkese eşit 7 gün 24 saat olduğunu bildiğimizden Sayın Valimizin bize zaman ayırması çok büyük önem taşıyordu. Biraz da olsa kendilerini tüm önemli sorumluluklarından biraz uzaklaştırıp takımı Fenerbahçe ile keyiflendirebildiysek ne mutlu bize. Sayın Valimize Fenerbahçe Dergisi adına saygı ve teşekkürlerimizi iletiyorum. Ayrıca başta Basın Danışmanı Sayın Nazır Şentürk olmak üzere bize yardımlarından dolayı tüm çalışanlara teşekkür ediyoruz.
- Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz Sayın Valim?
- Ben de aileden Fenerbahçeliyim.Bizim çocukluğumuzda çoğunlukla büyük takımlara taraftar olunurdu. Çocukken hep kulaklarımızda sloganlardan oluşan bir taraftarlık vardı.Grup grup birbirimizi kızdırırdık. Tabii bunlar çok eskilerde kaldı. Sloganlarımız hep yenmek ve yenilmek ile ilgiliydi. Şimdi farklı farklı sloganlar kullanıyorlar. Çocukluğumda Fenerbahçe yenildiğinde çok üzüldüğümü hatırlarım. Birbirimizi çok kızdırırdık. Ama Fenerbahçe çoğunlukla yendiği için biz daha fazla kızdırırdık. Fenerbahçeli olmak ayrı bir şey. Ayrı bir sevda. Gönül işi. İstanbul Valiliği’ne atandıktan sonra da Fenerbahçe kongre üyesi oldum.
-Maçlara sık sık gelebiliyor musunuz? Maçlardaki heyecanınız…
-Bu sene lig maçlarına sık sık gelememekle birlikte UEFA maçlarına geliyorum Maç izlerken fazla heyecanlıyım. Fenerbahçemiz yenilmez; fakat Denizli maçımızdaki sıkıntıyı hala üzerimden atabilmiş değilim.
-UEFA 2008-2009 finali stadımızda oynanacak. İstanbul açısından da çok gururluyuz.Sizin değerlendirmeleriniz neler olacaktır?
- Bu kararın çıkması için valilik olarak çok destek verdik. Böyle bir kararın çıkması; hem İstanbul hem Türkiye açısından harika bir şey oldu. Ayrıca Fenerbahçe’nin son derece modern olan bu tesislerinin Avrupa’da tanınması da çok güzel bir şey. Fenerbahçe açısından önemli bir fırsat olacak. Umarım başka büyük maçları da bu statta yapmamız mümkün olur.
Fenerbahçe Spor Kulübümüzdeki büyümeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
-
-Kulübümüz çok iyi.Türkiye’nin en güçlü kulübü. Kulüp mükemmel, branşlar başarılı. Futbol takımımız da daha iyi giderse daha mutlu olacağım. Tabii ki ben kulübü sadece ve sadece futbol takımından ibaret olarak görmüyorum. Fenerbahçeli olmak da bunu gerektirir. Bizim kulübümüz büyük bir camia. Sadece futbol değil bizim başka branşlarda da spor faaliyetlerimiz var. Ben Fenerbahçeliliği böyle bir camianın mensubiyeti olarak değerlendiriyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü aynı zamanda başarılara endeksli, Türkiye’de hep yenilikleri benimsemiş, sporda yüksek standartları yakalamış, camiasına hep büyük destek veren en büyük taraftara sahip olan bir kulüptür. Gazi Mustafa Kemal’in de iltifatlarına mazhar olan bir kulüp olarak da ben bir Avrupa başarısı da bekliyorum.
-Efsane futbolculardan söz edersek aklınıza gelen ilk isimler….
-Futbolcuları yakından takip ediyorum. Çocukluğumuzdan beri Fenerbahçe’nin çok değerli efsanevi futbolcularını Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda seyretmiş bir taraftarım. 1950’ li yılların sonundan itibaren tüm maçları izlerdim. Büyük takım futbolcuları Ankara’ya gelirlerdi. İstanbul’dan iki takım gelir, hem cumartesi hem Pazar iki maç oynarlardı. o zamanlar böyle maçlardan sonra özel otobüslerle gitme imkanı yoktu. Maç bitiminde soyunma odalarından çıkarlar, yürüyerek Park Palas’a giderlerdi. Bizler de peşlerine takılırdık. Lefter’ in peşinden çok gitmiştik. Lefter çok mütevazı bir insandı. Bazı futbolcular etrafını saran çocuklara “tamam, yeter” derlerdi. Lefter, etrafına dolanan çocukları hiç kovalamazdı.. Konuşa konuşa beraberce Park Palas’a kadar gelirdik. O zamanlar öyle top, forma olmadığı için imzalatacak bir şey de yoktu. Onlara dokunmak, veya bizim başımızı okşamaları en büyük lüksümüzdü. Resimlerini çekeceğimiz cep telefonları da olmadığından gazete veya sakızlardan çıkan resimleri biriktirirdik.
-O yıllarda birebir sporla uğraştınız mı?
-Ben lise ve üniversite yıllarında futbol oynadığım gibi amatör spor kulübü yöneticiliği de yaptım. Onun için bu sporun zevkli olduğunun yanı sıra ne kadar sıkıntılı bir iş de olduğunu gayet iyi biliyorum.
-Fair-Play ile ilgili düşünceleriniz?
Koyu bir Fenerbahçeliyim, fanatik değilim. Diğer takımların başarılarını da alkışlarım. Rekabet, takımların başarılarını arttırır. Başarıyı fanatizm değil, Fair-Play getirir. Ben her zaman tuttuğum takımın kazanmasından çok dostluğun ve Fair-Playın kazanmasını istiyorum. Sadece Türkiye’deki lig maçları ve derbi maçlarında alınan başarılara değil, Avrupa’daki başarılara bakalım; Avrupa maçları ve Fair-Play anlamında ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek bizler açısından çok önemli.
-Hayatta örnek aldığınız insan?
-Benim hayattaki başarılarıma azmime bir neden babamdır. Bir işi yaparken fedakarlık göstermek gerekiyorsa en güzel örneği ondan almışımdır. Eğer babam 43 yaşında sekiz çocukla bizim hayat standartlarımızı yükseltmek uğruna fakülteyi bitirmişse, fazla mesai ve ek görevlerde çalışarak bunu yapabilmişse, o sıkıntıların içinde bunu başarabilmiş, o ortamda bunu gerçekleştirebilmişse azmin elinden hiçbir şeyin kurtulmadığını gösteren iyi bir örnektir. Kafamda hep modeller vardır. Ve o modellerin bir çoğunda babam vardır. Tabii ki örnek aldığım çok başarılı öğretmenlerim, değerli meslek büyüklerim var onların ayrı ayrı üzerimde etkileri ve yerleri var.
Özellikle İstanbul Valisi olmak nasıl bir duygu?
İdareci olarak güzel bir duygu.. Bir idarecinin gelmek isteği yer valiliktir. Tabii valilerinde gelmek istediği yer İstanbul’ dur. İstanbul bir büyük kent, bir dünya şehri. İstanbul Türkiye için en önemli kenttir. Türkiye’nin her tarafına bakabilecek, onların ihtiyacını karşılayabilecek kapasite de bir dünya şehri. Büyük imparatorlukların merkezi, Türk tarihinin serveti. Büyük Atatürk’ün ifadesiyle, medeniyetlerin buluşma noktası. 2010’ da Avrupa kültür başkentliği yaşanacak. Bu kültür başkentliği çalışmaları içerisinde büyük başarılar yakalayacak.
-İstanbul vatandaşı olan bizlerden beklentileriniz?
İstanbul’da vatandaş olarak yaşamanın hem güzellikleri hem de zorlukları var. İstanbul, çekilen her türlü sıkıntıya rağmen muhteşem ve bir o kadar da özellikleri olan bir kent. Tabii İstanbul’da yaşayan vatandaşların İstanbul’un sorunları karşısında biraz fedakarlıkta bulunmaları gerekiyor. Özelikle İstanbul vatandaşları sabırlı olmalı ve kurallara biraz daha riayet etmeli. İstanbullunun kentlik bilinci eksik, ben uzun yıllardan beri burada oturanları söylemiyorum ama çok yoğun bir göç aldı bu şehir ve maalesef bu yoğun göç kentlik bilincini sildi. Kentlik bilinci müşterek bir tavır ve ortak bir sorumluluk anlayışıyla yapılması gereken davranış bütünlülüğünü ifade eder. İstanbul’unda böylesine bir kentlik bilincine ihtiyacı var. Bunu özellikle ifade ediyorum.
-Fenerbahçe Televizyonu’nu nasıl buluyorsunuz, bugün gelinen nokta nedir?
- Fenerbahçe bugün bir Dünya kulübü. Yayın organları, televizyon, dergi bugün tüm kurumsallaşmış yerlerde büyük bir önem teşkil eder. Zamanımı çok tasarruflu kullanmam gerektiğinden sık sık takip edemiyorum. Ama takip ettiğim kadarıyla başta Fair- play açısından toplumu ve taraftarları bilinçlendirmesi adına çok çok önemli. Ayrıca spor yorumları, tüm branş bilgileri ve Fenerbahçe sevgisini ve tarihini bizlere aktarması da ayrı bir önem taşıyor. Kaliteli programlar yapıldığının inancındayım. tüm çalışanlarını kutluyorum.
-Fenerbahçe Dergisi’ni okuyor musunuz? Bizlerden beklentileriniz neler?
-Dergimiz çok güzel okuyorum sadece spor takımları değil tüm branşlarla ilgili haberleri toplu bir biçimde dergiden alabiliyorum. Hiçbir gazetenin spor sayfalarında maalesef futbol dışında diğer branşlarla ilgili haberlere yoğun biçimde ulaşamıyoruz. Dergi de ise tüm branş bilgileri mevcut. Tüm çalışanlarını kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.Geçmiş bir sayınızda Sayın Yaşar Büyükanıt paşamızın size verdiği röportajda “Ömür boyu Fenerbahçeliyim” diyordu. Ben de “Aile boyu Fenerbahçeliyim”? diyorum.
-Fenerbahçe taraftarları için mesajınız…
-Fenerbahçeli taraftarlar takımlarına destek konusunda şimdiye kadar örnek teşkil ettiler. Her zaman takımlarını desteklesinler. O Şükrü Saraçoğlu stadının inanılmaz havası her taraftarı büyülüyor. Bu çok önemli bir şey. İnsanları büyüleyen bu hava birliklerini, beraberliklerini bozmasın. Hiçbir zaman dayanışmalarını esirgemesinler, kulüp yönetimine son derece bağlı olsunlar. Kulübün yöneticisi kim olursa olsun bu kişiler Fenerbahçe camiasının seçtiği güvendiği insanlardır. Ben başkanımızı da son derece başarılı buluyorum. Sayın Aziz Yıldırım zamanında gerçekleştirilen başarıların çok büyük olduğuna inanıyorum. Sayın Başkanımızın fedakarlıklarına futbol takımı olarak pek cevap verilemiyor. En azından 3. yıl şampiyonluğu alınabilseydi Başkanımız için de son derece büyük bir keyif olacaktı. Buna rağmen sayın Başkan gücünü, fedakarlığını,bütün mesaisini Fenerbahçe için harcıyor. Fenerbahçe’ye çok şeyler kazandırdı. Onun için kendisini de çok gıpta ediyor, takdirlerimi belirtiyorum. Gerçekten de bu takımın onun dönemini taçlandıracak bir başarı hediye etmesini diliyor, Başkanımızın yüzünü güldürecek bir başarı bekliyorum. Başkanımız buna gerçekten layıktır. ve takımında gerçekten başkanımıza özellikle 100. yılımızda bu armağanı vermesi gerekiyor. Bu başkanımızın moralini düzeltip onu hayata daha çok bağlayan en büyük etken olacaktır. O hırsını, azmini, performansını Fenerbahçe’ye adamıştır. Başarı beklentimiz tüm branşlar içindir. Fenerbahçe’nin başarısı tüm branşlara bağlıdır. Hepimizin buna sahip çıkması lazımdır. Fenerbahçelilere birbirlerini sevmelerini ve başarıya giden yolda el ele olmalarını diliyorum.
Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi: Aralık 2006
Röportaj Sibel Kurt
Fotograflar: Serkan Hoşgör