Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Mehmet Ali Erbil/Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Mayıs 2005 - 16/12/2009
  •  

     

     

    FAZLA SÖZE GEREK YOK...

    İŞTE FENER, İŞTE MALİ!
     


    Röportaj yapmaya ilk başladığımda dayanılmaz bir sıkıntı ve heyecan duymuştum, birden bire ünlü kişilerle karşılaşmak, empati yaparak onların yerine kendimi koymak ve o kişiye göre sorular hazırlamak. Her bir kişiye gitmeden evvel büyük bir araştırma içine giriyorsunuz. Tabii bu mesleği hakkını vererek yapmak ve fark yaratmak istiyorsanız, öncelikle kişinin özel hayatına gerçek kişisel bilgilerine ulaşmak gerek. Bu da halen kolay değil. İnternet’ ten ünlülerin sağlıklı kişisel bilgilerinin yer aldığı sayfalara kolayca ulaşamıyorsunuz, ayrıca randevu verilen yerler, genelde program yaptıkları binalar veya kulisler olmakta. Sırf randevuyu koparabilmek için her şartı kabul etme durumunda kalabiliyorsunuz. Röportaj yaptığınız kişinin o gün ki ruh hali ise cabası.

     Mehmet Ali Erbil Bey için araştırmaya girdiğimde çok az ünlü de rastladığım kendisine ait olan web sayfası için www.mehmetali.com’da gezinmem yeterli oldu. Bu benim için doğru bilgilere ulaşmak için son derece sağlıklı bir ortamdı. Çok güzel doğru verilerle bir web sayfası hazırlanmıştı. Mehmet Ali Erbil, kendi isminin bir marka olduğunun ve kendisinin de ekibi ile birlikte o isme çalışması gerektiğinin bilincinde olan ender, yaratıcı insanlardan biriydi. İnsanlar ne kadar büyük başarılar elde etse de bunları borçlu oldukları kişiler her zaman ekipleridir. Bir takım ruhu oluşturmadıkça, asla başarıyı yakalayamazlar. Mehmet Ali Erbil için Ata stüdyolarına gittiğim de yoğun bir iş trafiğini takip eden ve planlayan Perim Hanım tarafından güler yüzle karşılandık. Bu kadar yoğunluk içinde Mehmet Ali Erbil Bey’in, çevresindeki çalışma arkadaşlarına her an espriler yapması ve güler yüzünü çevresindeki insanlara da iletiyor olması herkesin verimli çalışmasına neden oluyordu. Gülümseyen espriler yapan bu muhteşem hırslı çalışkan insan aynı zamanda planlı, ciddi ve otoriter bir yanı olduğu mesajını da çok güzel iletiyordu. Bizi en çok mutlu kılan bu kadar yoğun tempoda taraftarı olduğu takımın dergisine zaman ayırıp kendisine çok yakışan formamızı giymesi oldu. Fenerbahçe Dergisi olarak kendisine çok teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz. İyi ki varsın iyi ki Fenerbahçelisin Mehmet Ali Erbil...


    - Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz  Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki siz nasıl Fenerli oldunuz Erbil Bey? 
     

    Ben bu cümleye bütün kalbimle katılıyorum. Doğuştan Fenerli olduğumu söyleyebilirim. Genelde takım taraftarlığı din seçimi gibi oluyor. Nasıl din doğduğumuzda nüfus cüzdanımıza yazılıyorsa, hangi takım olduğunda %80 aileden geçiyor. Ben de babadan dededen Fenerli’yim. Ayrı bir özelliğim daha var futbolcu Mehmet Ali Has babamın arkadaşıydı. Babam turnede olduğu için annemi hastaneye Mehmet Ali Has götürmüş. Doğumdan sonra da onun adını bana verdiler. Bu ismi taşımaktan onur duyuyorum.

    - Maçlara sık sık gider misiniz? Avrupa yolundaki Fenerbahçe Spor Kulübü’nü nasıl görüyorsunuz?

    Fırsat buldukça maçlara gidiyorum. Maçlardan da son derece keyif alıyorum. Fenerbahçe her şeyiyle güçlü bir takım. Dünya takımı olma yolunda. Bu da Başkanımızın vizyonunun geniş olması ve de ekonomik yönden güçlü olmamızdan kaynaklanıyor. Gerçekten çok iyi bir kadroya, yetenekli dünya yıldızlarına ve çok güçlü bilinçli bir taraftar ordusuna sahibiz. Bu kadro ile takım oyunu oynamayı, takım ruhu oluşturmayı  başarırsak, bu mükemmel  kadroyu  yolundan kimse alıkoyamaz. Fenerbahçe olarak biz çok şanslı bir dönem yaşıyoruz. Bizdeki olanakların hiç birine diğer takımlar sahip değil. Biz Fenerbahçe camiası olarak bunun bilincindeyiz. Fenerbahçe bugün bile Avrupa’daki diğer takımlarla yarışacak kadar standartların üzerinde. Bizdeki olanaklar seyirci, stat, alışveriş merkezleri her şeyiyle bir bütün içinde kurumsallaşmış bir takım. Şu anda Fenerbahçe’nin uyum süreci geçirdiğine inanıyorum. UEFA’da bu sene şansımızı kaybetmiş olsak da önümüzdeki senelerde Avrupa’da söz sahibi olabileceğimize inanıyorum. Olması da gerekiyor zaten.

    - Son dönemde tartışılan “tribünde şiddet” konusunda siz neler söyleyeceksiniz?

    Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda bu tip çirkin olaylara şahit olmayız. Fenerbahçe taraftarı bilincini Beşiktaş maçında gösterdi, bizim taraftarımız hiçbir yerde yok. Hanımların geldiği, çocukların geldiği, maçların panayıra dönüştüğü ortamda hele hele AB’den bahsederken bir çok konuda her şeyin en iyisini yapmaya çalışırken ortamı savaş alanına çevirmenin anlamı yok. Oraya insanlar niye geliyor,herkesin hayatta dertleri sıkıntıları üzüntüleri var. Kendi sahip oldukları, sevdikleri takıma destek vermeye geliyorlar. Fenerbahçe camiası bunun bilincindedir. Sonuçta bu bir spordur. Kazanmakta var, kaybetmekte.

    - Fenerbahçe’nin Süper Lig’teki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Fenerbahçe’yi bu yılda her zamanki gibi şampiyon olarak görmek en büyük arzum, onları yürekten destekliyorum. Hiçbir şeyden kaçınılmıyor. Seyirci rahat, yetenekli futbolcularımız ve bir o kadar da takımını destekleyen bilinçli bir taraftar topluluğumuz var.

    - Fenerbahçeli futbolculardan beğendikleriniz?

    Beğendiğim ve sevdiğim çok futbolcu var, hepsi ayrı değer. Biz şampiyonuz, istikrarı da yakalayacağız, Fenerbahçe daha yeni yeni oturuyor. Futbolcunun etkilenmeyeceği, teknik direktörün, futbolcunun demoralize olmayacağı bir takım yolundayız. Eleştirinin dozunu kaçırmamamız gerekiyor. Sabretmemiz, çok koşmamız ve takımımızı desteklememiz gerekiyor.

    - Fenerbahçe Dergisi’ni okuyor musunuz? Bizlerden beklentileriniz neler?

    Okuyorum. Çok kaliteli, çok düzeyli, dolu dolu mükemmel, bizim kulübümüze, camiamıza yakışır bir dergi. Yalnız futbol değil tüm şubelerimizle ilgili haberlere ulaşabiliyoruz. Ayrıca bizleri dergide Fenerbahçeli okuyucularla buluşturduğunuz içinde teşekkür ediyorum.

    - FB TV  hakkındaki düşünceleriniz?

    Daha çok canlı yayın, daha çok futbolcularla sohbet programları görmek istiyoruz.

    - Zirvede olduğunuz mesleğinizin başlamasında ki ilk faktör neydi?

    Annem biçki dikiş kursuna göndermek istedi. Babam ise Askeri okul için ısrar ediyordu. Bense okuldan kaçtım ve konservatuara gittim. Beş yıl konservatuarda okudum. Tiyatro yüksek bölümünden mezun oldum. Bu okula en az on altı, on yedi yaş sınırı ile alıyorlardı. Ben ise on üç yaşında bir üstün yetenek olarak bu okula giren gençlerden biriydim. Daha on altı yaşımdayken en iyi tiyatrocu ödülünü kazandım, sonra müzikaller ve televizyon. Sanat alanında yelpazemi geniş tuttum. Seslendirme, stand-up, tiyatro oyunculuğu, sinema oyunculuğu bunların yanı sıra en severek yaptığım iş dublaj olmuştur.

    - Çarkıfelek Programı ile özdeşleştiniz, sizden sonra bu program pek başarılı olamadı...

    Çarkıfelek programıyla ulusal platformda bir başarıya imza attık. Bu program üç yıldır dünyada en çok izlenen ve beğenilen game showlar arasında birincilik aldı. Bende en iyi komedi-sunucu ödülünü alıyorum. Benim de severek yaptığım programlardan birisi idi. 
          

    - Sevgilileriniz veya eşleriniz ayrılsanız bile arkadaşlıklarını ve size karşı olan ilgi ve sevecenliklerini devam ettiriyorlar. Bunu hangi yönünüze borçlusunuz ?

    Nasıl özel hayatımda ilişkilerimi sağlam tutuyorsam, insani ilişkilere önem veriyorsam, eşlerimle olan insani ilişkilerimde, ilişki bittikten sonra da o kişileri önemsiyorum. Bu da insani duygularımın yoğun olmasından kaynaklanıyor.

    - Biliyorsunuz Mayıs Ayı “Anneler Günü”, annelerimiz için mesajınızı alabilir miyiz?

    Kutsal annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyor ve mutluluklar diliyorum. Bu anlamlı günde, onların çok önemli görevler üstlendiklerini düşünüyorum. Takım taraftarı çocuklarının eğitiminde nasıl bir Fair Play örneği gösterdiklerini hepimiz görüyoruz, bu da taraftarların annelerinden kaynaklanıyor. Hepsini kutluyorum.

    - Fenerbahçe Dergisi okuyucuları için mesajınız var mı?

    Fenerbahçe’yi en son Beşiktaş maçında gösterdiği Fair Play örneği için kutluyorum. Fenerbahçe’ye de bu yakışırdı.

    - İnternet sayfanız mükemmel olmuş. Tüm Fenerbahçe taraftarlarına öneriyorum.www.mehmetali.com’dan bilinmedik yönlerinizi alıp okuyucularımızla paylaşmak istiyorum...

    • Mehmet Ali Erbil’in hobileri: Film seyretmek, tiyatro izlemek, seyahat etmek, müzik dinlemek, futbol-voleybol-basketbol karşılaşmalarını seyretmek ve Fenerbahçe maçlarını vakti oldukça stada giderek izlemek...

    • Sevmedikleri: Tırnak gıcırtısı, diş gıcırtısı, ağız şapırtısı, çok yemek yiyen ve çok içen kişiler.

    • Dolabında neler var? Öncelikle spor kıyafetler ön plandadır. Sıkı bir moda takipçisidir ancak bunların arasından da kendine yakıştırdıklarını seçer. Klasik giyim yerine spor trend kıyafetleri tercih eder. Dolabında takım elbiseleri de yer almaktadır ancak bunları özel bir davette, genel olarak sahne programlarında ve televizyon programında giyer. Yoğun iş temposunda bazen rahatlığından dolayı eşofman tercih eder. Ayakkabı onun için çok önemlidir. Her kıyafete uyacak tarz ve renkte ayakkabısı bulunur. Gözlükleri onun için hem sağlık hem de vazgeçilmez bir aksesuardır. Her kostümüne uyan bir gözlüğü mutlaka vardır. Dolabı düzenlidir, istediği her şeyi doğru yerinde bulmak ister. Buzdolabını ise hiç açmaz, bir hafta açmadığı bile olmuştur. İştahsızdır ve “Dolaptan gidip şunu alıp yiyeyim” demez.

    • Mali’nin bir günü: Sanat dünyasındaki birçok kişiden farklı olarak Mehmet Ali Erbil sabahları erken uyanmaya özen gösterir. Sabah kalkış saati 08.00’dir. Kahvaltısını eder, günlük gazetesini okur ve televizyondan haber programları takip eder. Yeniköy sahilde yürüyüşünü yaparken eski dostları ve çocukluk arkadaşlarıyla vakit geçirir. Eve tekrar döndüğünde bir gün öncesi tv programının raporlarını inceler ve o akşam
    gerçekleşecek olan canlı yayını ile ilgili çalışmalar yapar. Günlük toplantısı varsa onu tamamladıktan sonra bir filmle ilgili veya dizi ile ilgili gelen projeleri değerlendirmek için senaryo okuması yapar yoksa kitabını okur ve bir saatlik öğlen uykusuna yatar. Uyandığında duşunu alır, giyinir ve televizyon kanalına gitmek üzere yola çıkar. Kanala vardığında gelen program konuklarıyla vakit geçirdikten sonra saçları ve makyajı yapılır, giyinir ve canlı yayına çıkar.

    Röportajımız sona erdiğinde Erbil Bey ve ekibi büyük bir süratle tv programına başlamak üzere son hazırlıklarını yapmaya başladılar. Sanırım kimse onların hızına yetişemezdi.

     

    Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi: 2005 Mayıs Röportaj:Sibel Kurt

    Fotograflar: Serkan Hoşgör 




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi3
    Bugün Toplam26
    Toplam Ziyaret218211
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu