Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Recep Aktuğ Fenerbahçe Aylık Resmi dergisi Kasım 2010 - 06/02/2012
  •  

    Recep Aktuğ: “Fenerbahçe için zamansız bir marş yapmak istiyorum”



      35 yıldır müzik adamı olan Recep Aktuğ’u, Türkiye, Aşk-ı Memnu dizisinde canlandırdığı Hilmi Önal karakteriyle tanıdı. Aktuğ bu şekilde tanınmasını normal bulsa da “sonradan müziğe soyundu” şeklinde ortaya atılan söylemlere çok üzülüyor. Biz biz olalım; Fenerium’lardan çıkmayan Sayın Recep Aktuğ’un gerçek bir Fenerbahçeli olduğunu da bilelim...





      Özellikle derbi maçlarını ayakta izlerim, heyecanla seyrederim. Fakat ne yazık ki son zamanlarda özetleri izleyebiliyorum. Eşimse ben izlerken içeri girip beni öyle heyecanla izlerken gördüğünde “Bu saatte ne maçı niye heyecanlanıyorsun?” diye sorduğundaysa  “Bari bununla zevk alayım.” diyorum.

      Aklımda her dönemde söylenebilen bir marş yapmak var. Kısa zamanda bu çalışmayı da gerçekleştireceğim.

      Bir gün Galatasaraylı bir arkadaşımla karşılaştım, bir baktım Turkuaz Fenerbahçe forması giymiş “Sen Galatasaraylısın bu ne üzerindeki?” diye sorduğumda Galatasaraylı arkadaşımsa “Çok beğendim, aldım.” deyince şaşkına döndüm. Gururlandım da tabii…




    1954’te İzmir - Çeşme’de doğdu. Öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1974 yılında Şişli Siyasal Bilgiler Y.O’da okurken Grup Stüdyo adlı bir gruba katıldı. Birkaç konser verdi. Siyasal Bilgiler’den mezun olduktan sonra TM Devlet Konservatuarı’na kaydını yaptırdı. Ancak o dönemlerde hem çalışıp hem okumak zorundaydı. Bir süre pazarlamacı olarak çalıştı. Sonra iki yıl sureyle bir reklam şirketinde en sevdiği mesleklerden biri olan grafikerliğe başladı. Hürriyet Magazin Bölümü Hafta Sonu Gazetesi’nde muhabir olarak çalışmaya başladı. Baha Boduroglu, Ertuğrul Çayiroglu Tuğrul Karataş ile birlikte Arı Yapım adlı bir şirket kurdu. Sezen Aksu şirketin ilk sanatçısıydı. İlk plak da “Kaybolan Yıllar”dı. Sonra Türkiye’de olay haline gelen “Disko Fasıl”ı yaptı. Ayten Alpman ile çalıştı. Daha sonra 1978 yılında Antalya Altın Portakal Şarkı Yarışması’na iki beste ile katıldı. İkincilik ve Yedincilik kazandı. Aynı sene Ajda Pekkan ile yine Süper Show Sezen Aksu Caddebostan Maksim Gazinosu’nda çalışmaya başladı. 1979 yılında Cantekin ile Eurovision’a katıldı. 1981 yılında “Giden Gençliğe ve Canım” adlı şarkılarıyla ilk kırkbeşliğini çıkardı ve askere gitti. Askerden döndüğünde yine müzikle ilgili çalışmalarda bulundu. Sezer Güvenirgil ile birlikte çalıştı. 1983’de Eurovision Türkiye birincisi olarak Çetin Alp ile Almanya’da Türkiye’yi temsil etti. Birçok bestesi ve şarkı sözü çeşitli sanatçılar tarafından seslendirildi. Bu arada birçok reklam filmi ve dizide de oynadı. Koçbank’ın “Pusula” reklamı, Kurtlar Vadisi dizisi konsolos Ender Bey karakteri bunlardan bazıları. Bodrum Marina’da bize zamanını ayıran Recep Bey’e sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz…



    - Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz, Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki, siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz Recep Bey?

    Hiç hatırlamıyorum çünkü kendimi bildiğimden beri Fenerbahçeliyim. Sanırım renklerin asaletine âşık oldum. O lacivert ve sarı uğruna doğar doğmaz Fenerbahçeliydim. Kendimi bildiğim dönemlerdeyse Fenerbahçe’nin efsanevi bir kadrosu vardı. Bir idoldü. Hiç kimseyi konuşturmayıp bir filmi izler gibi seyrederdik…

    - Maçlara gidebiliyor musunuz?

    Gençliğimde tabii ki gidiyordum. Fakat sonraki yıllar yoğunluk nedeniyle gidemedim. Şimdilerdeyse küçük bir televizyon edindim, şarkı söylerken veya program öncesi ve sonrası izliyorum. Bazen de zamansızlıktan tekrarlar, özetleri izler oldum. Böyle idare ettik.

    - Maçlara gidemiyorsunuz ama sizi hep Fenerium’larda görüyoruz.

    Evet, sık sık gidiyorum, bakıyorum buluşlar hoşuma gidiyor. Hepsine yetişmek mümkün değil. Her hafta yeni bir şey geliyor. Bayağı keyifli şeyler çıkıyor. Bir gün Galatasaraylı bir arkadaşımla karşılaştım, bir baktım Turkuaz Fenerbahçe forması giymiş “Sen Galatasaraylısın; bu ne üzerindeki?” diye sorduğumda Galatasaraylı arkadaşımsa “Çok beğendim, aldım.” deyince şaşkına döndüm. Gururlandım da tabii…

    - Maçları izlerken nasıl bir Recep Aktuğ var?

    Aşırı bir heyecan… Özellikle derbi maçlarını ayakta izlerim, heyecanla seyrederim. Fakat ne yazık ki son zamanlarda özetleri izleyebiliyorum. Eşimse ben izlerken içeri girip beni öyle heyecanla izlerken gördüğünde “Bu saatte ne maçı niye heyecanlanıyorsun?” diye sorduğundaysa “Bari bununla zevk alayım.” diyorum.



    - En beğendiğiniz futbolcumuz?

    İlk isim Volkan Demirel.

    - Fenerbahçe taraftarını nasıl buluyorsunuz?

    Olağanüstü yaratıcı bir taraftar.  Sloganlar olağanüstü, 1985 yılında bir kaset çıkarmıştım. İçinde Fenerbahçe marşı da yer alıyordu. Rıdvan’la, Oğuz’la yaptığım bir çalışmaydı. Fakat sadece o dönemi yansıtan bir marştı. Aklımda her dönemde söylenebilen bir marş yapmak var. Kısa zamanda bu çalışmayı da gerçekleştireceğim.



    - Türkiye’de Aykut Kocaman’la birlikte bir Türk antrenör tercihine daha sıcak bakılıyor. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

    Aykut çok iyi hoca… Her Türk hocanın zamana ihtiyacı var, Fenerbahçe tahammülü olmayan bir takım dolayısıyla alınacak kötü sonuçlar Aykut’u yıpratmamalı. Yönetim de zaten Aykut’un arkasında sağlam duruyor. Bu istikrarımızla devam edersek bu sezon şampiyon olacağımızı düşünüyorum. Türk antrenörlere de Türk futbolculara da daha fazla şans tanımak gerektiğini düşünüyorum.   

    - Sporla birebir ilginiz oldu mu?

    Var idi, lise yıllarında basketbol oynadım. Futbolu çok fazla oynamadım ama basket özellikle oyuncusu olduğumdan bayağı zevkliydi. Şimdilerdeyse müzik, dizi ve film çalışmaları çok zamanımı alıyor. Yürüyüş sporuyla yetiniyorum.

    - Sizi hep büyük şövalye yüzüklerle görüyoruz.

    Şövalye yüzük markalaşma tarzında değilim. Şu an da parmağımdaki Aşk-ı Memnu dizisinde kullandığım yüzük. Çok fazla yüzüğüm var, güzel bir yüzük görürsem dayanamam alırım.



    - 2011 yılı için projeleriniz neler?

    Önümüzdeki sene vizyona girecek bir film var, “Konstantin rolünde epey sükse yapacaksın” diyorlar. Tek korkum “Hilmi Konstantin” diyecekler… Greenbox olup dijital ortamda çekilecek bir film. Zor bir iş. Fakat keyifli bir film olacak. Bir de 17 parçalık müzik, beste ve çalışmalarım olacak. Konserlerim var. Programlarım da her zaman oluyor tabii. Şu anda da Etiler Baccim’de programım var.



    - Ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

    Bir kızım var. 25 yaşında; o da oyuncu. Eşim İstanbul Devlet Operası’nda koro sanatçısı. Aynı zamanda vokal grubumuzun da elemanıydı. Sık sık birlikte olmaya zaman ayırmaya çalışıyoruz, bu da o kadar kolay olmuyor tabii.
     
    - Fenerbahçe Dergisi ile ilgili düşünceleriniz?

    Zaman buldukça okuyorum, okumak da zorundayım, haberleri okuyorum, röportajları okuyorum. Tüm branşlardaki haberlerin hepsine ulaşabiliyorum. Çünkü Fenerbahçe bir spor kulübü sadece futboldan ibaret değil.  




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi7
    Bugün Toplam53
    Toplam Ziyaret218238
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu