İskender Songur: “Bu kez New York’da Fenerbahçe olmalı”
Türk sporunun filizlenme sürecini adım adım takip etti, Amerika hayallerini kurdu ve bunu başarılarıyla süsleyip ülkemizi yurt dışında en güzel şekilde yıllarca temsil etti. Amerika’da bir Türk gazetesi çıkardı ve ülkemizi tanıttı. 1950 yıllarında Amerika hayatını başlatan Sayın İskender Songur hala yılmıyor ve hedefleri arasındaki 2015 New York Futbol Turnuvası’nda Fenerbahçe’nin ülkemizi temsil etmesi için gerekli çalışmalara devam ediyor. O büyük düşünüyor. Ve gönlü hala Fenerbahçe ile çarpıyor. Kimilerinin perişan olduğu kayıp şampiyonlukları düşüncelerinden bir çırpıda silip bizi bekleyen o dünya devi Fenerbahçe’yi daha iyi yerlere getirmek için çabalıyor. Teşekkürlerimizle büyük usta spor yazarımız…
Pele Fenerbahçe’yi de çok iyi tanıyordu. Brezilya ve başka yerlerde de Fenerbahçe çok iyi tanınmıştır. Bugün Brezilya’da Fenerbahçe’ye transfer olmak için sırada bekleniyor.
Ben “Dünyada ne kadar Fenerbahçeli var?” diye araştırdım, ekip yaptım. 192 milletin ülkelerine baktım. Ne var ne yok çıktı ortaya. Fenerbahçelilik birçok ülkede yerleşmiş.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe için tarihi bir şans, onun bu başkanlık görevini yapabilmek için elinden gelenin fazlasını ortaya koyduğunu ve başarılarını hepimiz görebiliyoruz. Ben bütün başkanları tanıyorum. Fenerbahçe’nin aynı bu kalkınma hızında yoluna devam edebilmesi için bu yolda beş Aziz Yıldırım’a daha ihtiyacı var.
04: Hangi takımın taraftarı olduğunu Avrupa ve Amerika’da serbestçe hiç kimse söyleyemez. Örneğin politikacılar oy kaybetme korkusu yaşarlar ama Türkiye’de böyle değil; özellikle Fenerbahçeli olduğunu herkes söyleyebiliyor.
- Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz, Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki, siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz İskender Bey?
Doğuştan Fenerbahçeliyim. Bu hakikattir ve doğaldır da… Kadıköy’de doğan her çocuk Fenerbahçeli doğar. Ben de doğal olarak Fenerbahçeliyim. Hatta biraz daha ileri gideceğim yaşamım Kadıköy Fenerbahçe Stadı’nın tahta perdeli zamanında karşısındaki evde geçti. Bülent diye de bir arkadaşım vardı. Bülent’le beraber Fenerbahçe Stadı’na giderdik. O top oynar, ben de seyrederdim. Ben de çocuk o da çocuk… Zaman geldi, geçti; Fenerbahçe’nin tahta perdeli stadında çok şeyler oldu. Maçlar oldu, seyrettik. Birçok futbolcu geldi, geçti. Öyle insanlar geldi ki Fenerbahçe’de ikilikler oldu.
- Ne gibi bir ikilik?
Kadıköy’de taş mektepte okudum, Kenan Evren Lisesi’nin karşısındaki okulda benden daha sonra Kenan Evren de orda okumuş. Ben taş mektepte okurken Fenerbahçe Spor Kulübü’ne oyuncular gider, gelir görüşüp konuşuyorlardı. Bir baktık Fenerbahçe takımı ikiye bölündü. Bu ikiye bölünen çocuklardan bir grup, taş mektebin arkasındaki şimdiki Dereağzı’nda, Altınordu Kulübü’nü kurdular. Fakat bir sene dolmadan yok oldular.
- Fenerbahçeliliğinizin yanı sıra spora da ilginiz oldu…
Ben 15 yaşındayken Moda Burnu’na taşındık. 1924 yılında İhsan Akdağ Moda banyolarını yaptı. Ben de orada yüzücü olarak yarışmalara girdim. Şampiyon olamadım fakat su topunda Türkiye’yi Milli Takım’da temsil ettim, aynı zamanda dünya su topu antrenörü oldum. Ve o esnada yelkencilik de yaptım. Moda Yelken Kulübü’ndeydim. Fenerbahçe başta olmak üzere 8 takım hepsi su sporunda başarılı oldu. Bu da o zamanlar için büyük bir aşama oldu. 1950’den evvel gazeteciliği yürütürken yelken, kürek ve kabotaj bayramını 11 sene yönettim. Rahmetli Atatürk’ü davet ettik. Atatürk Moda Koyu’na Savarona gemisiyle iki kez geldiler. İkisi de Kabotaj Bayramı’ydı. İkinci geldiklerinde Atatürk’ün yanında Kral George ve Simson da vardı. Beş kişiye ilk defa o gün madalya verildi. Madalya şimdi Amerika’da, getireceğim.
- O günlere dair, bir anınız vardır mutlaka…
Olmaz mı? Atatürk ilk kez Moda Deniz Kulübü’ne geldiğinde çok ilginç bir kaza yaşandı. Vecihi Bey vardı. Kendisi, Fenerbahçelidir. Deniz uçağı yapmıştı. Atamızı daha yakından görmek istemiş olacak ki; havada alçak uçtuğundan orada bir kotranın direğine çarpmış ve uçak denize düşmüştü. Yüzücüler, Vecihi’yi denizden kurtarmışlardı.
- Amerika hayaliniz nasıl gerçekleşti?
Ben, ilk spor yazarları arasındayım. Fenerbahçe Gazetesi’nde, Top’ta, Şut’ta futbol yazarlığı yapıyordum. Futbolcu değildim ama futboldan anlayarak futbol yazarlığı yapıyordum. 1939 yılında İstanbul’da bir kurs açıldı, ona gittim, antrenör oldum, futbolu orada öğrendim ve sertifika aldım. Amerika gibi hayalim vardı. 1950’de Amerika’ya giderken “Son Saat” Gazetesi’nde çalışıyordum. New York Turnuvası için görevli gazeteciydim. Beşiktaş takımını götürmüştüm. Bu şekilde New York’a gittikten sonra da spor yazarı olarak orada kaldım.
Siyasi gazeteci olmadım fakat uluslararası spor gazeteciliği yaptım. Özellikle Latin Amerika maçları seyrederdim. Bizim orada Gazeteciler Cemiyetimiz vardı ve her Allah’ın günü maç ve spor izlerdim. Faruk Ilgaz bir gün geldi; Amerika’da futbol yoktu, Amerika’ya futbolu tanıtmak için bir öneri getirdi ve öneri kabul edildi. Futbol Okulu kuruldu.
- 2015 yılında New York’ta düzenlenecek bir futbol turnuvasında Fenerbahçe’nin de yer almasıyla ilgili hazırlıklar içindesiniz. Bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?
1978 senesinde rahmetli Ahmet Ertegün ve ağabeyiyle tanıştım. Bir kulüp kurma çabası içindeydiler. Sonradan Cosmos Kulübü’nü kurdular. Onların vasıtasıyla Macar asıllı B. Fox diye bir bey çıktı karşıma. “Mr. Songur takım kuruyorum, 4 takımlık New York turnuvası yapacağım, Türkiye’den takım gelir mi?” diye sordu. Ben de hemen tatilden döndükten sonra 3-4 defa Fenerbahçe takımıyla görüştüm, maalesef sonuç alamadım. Beşiktaş takımıyla konuştum. Onay aldım. Hakkı Yeten’le birlikte takımı Amerika’ya götürdüm, New York turnuvasına katıldılar. Şimdi benim geçenlerde Fenerbahçe Dergisi’nde köşemde yazdığım gibi 2015’de New York Belediyesi tekrar Fenerbahçe’yi New York Futbol Turnuvası’na çağırdı. Bu da çok enteresan. Ben de Salim Bey’le girişimleri başlattım. Belediyeye gidip görüşüp konuşacağız, Fenerbahçe Kulübü’ne gereken bilgileri aktaracağız. Fenerbahçe dünyaya daha farklı tanıtılacak. Çünkü Rio’da olimpiyatlar var. Rio’daki olimpiyatlara dünyadan milyonlarca insan gidecek. Milyonlarca insanın Rio’ya gidiş kapısı New York’tan geçiyor. Burada Fenerbahçe kendisini daha fazla gösterecek.
- Pele ile ne zaman tanıştınız?
Birleşmiş Milletler’de Jose İsmail diye birisini tanıdım. Kendisinin seyahat acentası vardı. Pele’yi de tanıyordu. Ona “Pele New York’a gelir mi?” diye sormuştum. O da ayarladı. Ahmet Ertegün’le konuştuk ve Brezilya’ya gidip kendisini ikna ettik. 1978 yılında Dünya’da ilk defa New York’ta saha ortasına helikopterle Pele indi.
Öte yandan, Pele Fenerbahçe’yi de çok iyi tanıyordu. Brezilya ve başka yerlerde de Fenerbahçe çok iyi tanınmıştır. Bugün Brezilya’da Fenerbahçe’ye transfer olmak için sırada bekleniyor.
- Bir Birleşmiş Milletler gazetecisi olarak Fenerbahçe’nin Dünya’daki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben “Dünya’da ne kadar Fenerbahçeli var?” diye araştırdım, ekip yaptım. 192 milletin ülkelerine baktım. Ne var ne yok çıktı ortaya. Fenerbahçelilik birçok ülkede yerleşmiş.
Örneğin, İngiltere’de Arsenal takımı ünlü bir takım fakat Fenerbahçe gibi geniş bir cumhuriyet değil. Arsenal içine kapanmıştır. Oysa Fenerbahçe Dünya’ya doğal bir renk, unvan vermiş; Dünya bunu kullanıyor.
- Amerika’da bir de Türk Gazetesi çıkardınız…
O zamanlar çok gazete yoktu 1985’den sonra 12 yıl basıldı. Gazete basılırken o zaman Türk’ü, Türklüğü, Türkiye’yi tanıtmak için 16 sayfalık gazete basılmıştı. Haftalık olarak bütün Türklere pul karşılığı dağıtılıyordu. Ve bütün dünyaya yayılıyordu.
- Futbolun yanı sıra basketbolla da ilgilisiniz…
Basketbolda ilk defa playoff’ u Kral Faruk zamanında Kahire’de seyrettim. Michael Jordan ile çektirmiş olduğum fotoğraf vardır. İyi arkadaşız. Türkiye’de ilk basketbol sporunun doğuşunda, kurulmasında benim çabalarım vardır. Ben hastalık derecesinde basketbolda NBA; futbolda ise İngiliz ve Brezilya liglerini halen seyrederim.
- Fenerbahçe 13 yıldır aynı başkanla yoluna devam ediyor. Bu konuda sizin düşünceleriniz nasıl?
İki senedir her kesimle konuşuyorum, sadece ben değil herkes başarılarını söylüyor. Aziz Yıldırım Fenerbahçe için tarihi bir şans, onun bu başkanlık görevini yapabilmek için elinden gelenin fazlasını ortaya koyduğunu ve başarılarını hepimiz görebiliyoruz. Ben bütün başkanları tanıyorum. Fenerbahçe’nin aynı bu kalkınma hızında yoluna devam edebilmesi için bu yolda beş Aziz Yıldırım’a daha ihtiyacı var.
- Bir dünya gazetecisi olarak Fenerbahçe Dergimiz hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Bence tam da Fenerbahçe’ye yakışır nitelikte Dünya’daki en iyi dergilerden bir tanesidir!
- Taraftar için neler söylersiniz?
Nicelik ve nitelik bakımından en büyük taraftar, Fenerbahçe’de bulunmaktadır. Hangi takımın taraftarı olduğunu Avrupa ve Amerika’da serbestçe hiç kimse söyleyemez. Örneğin politikacılar oy kaybetme korkusu yaşarlar ama Türkiye’de böyle değil; özellikle Fenerbahçeli olduğunu herkes söyleyebiliyor.